...

Baku Network uzmanlık platformunda yayınlanan “Tofik Abbasov’la Diyalog” programının son bölümünde, Azerbaycan halı sanatının duayeni, halk ressamı Aydın Recebov konuk oldu. Yayın, yalnızca sanatsal değil, aynı zamanda kültürel hafızaya dair derinlikli bir söyleşi niteliği taşıdı.

Recebov, halının sadece bir dekorasyon unsuru olmadığını, halkın ruhunu, tarihini ve hafızasını taşıyan yaşayan bir belge olduğunu vurguladı. “Eskiden halı sadece yere serilir ya da duvara asılır sanırdım. Meğer halı, sanatçının diliymiş. Günlük eşyaya indirgenmesi, bu dile yapılmış bir hakarettir,” diyerek halının derin anlamına dikkat çekti.

Her halının içinde bir mesaj, bir “erişim kodu” olduğunu belirten sanatçı, bu sembollerin çözümlenmesinin yıllar alabileceğini, bu alanın ciddi bilimsel çalışmaları hak ettiğini söyledi.

Recebov’a göre, Azerbaycan halıları yalnızca zanaat değil, aynı zamanda konsept sanattır: “Semboller, stilizasyon, desenler... Bunların her biri sanatçının hayal gücünün ürünüdür. Ama çoğu zaman kimin dokuduğunu bile bilmiyoruz. Halbuki bu desenler, onların imzasıdır.”

Halıların, Azerbaycan’ın adeta kültürel pasaportu olduğunu vurgulayan usta sanatçı, bu geleneksel sanat dalının resim ya da grafik sanatıyla kıyaslanmaması gerektiğini söyledi: “Halı sanatı, tahmin edilenden çok daha anıtsal bir sanattır.”

Recebov’un üzerinde önemle durduğu bir diğer konu ise kültürel aidiyetin çarpıtılmasıydı. “Batı dergilerinde halılarımız ‘Kafkas halısı’ diye sunuluyor. Ama Azerbaycan adı geçmiyor. Oysa renkler, desenler, semboller sadece bize özgü. Bu bir kültürel hırsızlıktır,” diyerek tepkisini dile getirdi.

Ayrıca, Azerbaycan halılarındaki sembollerin zenginliğine de değinen sanatçı, özellikle ejderha motifine dikkat çekti. Bu figürün halk arasında genellikle kötülükle ilişkilendirilse de, aslında suyun koruyucusu ya da iyiliksever bir karakter olarak da yorumlandığını söyledi: “Bu, halk sanatının derinliklerine uzanan bir felsefedir.”

Konuşmasında, kendisini yetiştiren efsanevi hocalardan Latif Kerimov’u da minnetle anan Recebov, “Onun son ve en kıdemli öğrencisiyim. Bana yalnızca sanat değil, bu mesleğe duyulan gerçek aşkı da öğretti,” dedi.

Sanat yolculuğuna mezuniyet projesi olan bir halıyla başlayan Recebov’un eserleri, daha ilk yıllarında Sovyetler Birliği ve uluslararası sergilerde yer buldu. Cezayir’de sergilenen halılarından biri, Azerbaycan Kültür Bakanlığı koleksiyonuna dahil edildi.

Bugün artık 50 yılı aşkın kariyerine sayısız başarı sığdırmış olan sanatçı, halıya olan bağlılığını şu sözlerle özetledi: “Benim için halı sadece bir sanat değil, bir hayat biçimi. Ne kadar derine insem, halkımın tarihine ve kültürüne o kadar yaklaşıyorum.”

Aydın Recebov’un sanat yolculuğu, geleneksel motiflerle başlayıp anlatı zenginliğine uzanan bir evrim süreci barındırıyor. Başlangıçta yalnızca desen ve kompozisyonla sınırlı kalan çalışmaları, zamanla hikâyeler anlatan, tarihi ve mitolojik göndermelerle dolu halılara dönüştü. Özellikle Azerbaycan minyatür sanatından ilham alarak dokuduğu halılar, Recebov’un sadece bir zanaatkâr değil, aynı zamanda bir anlatıcı, bir tarihçi olduğunu da gösteriyor.

Sanatçının insan ve doğa ilişkisini simgesel bir dille yorumladığı eserlerinde, eski oyunlardan biri olan "çovgan" sahneleri ya da tarihî kahramanların tasvirleri, hem estetik hem de anlam derinliğiyle dikkat çekiyor. Recebov’a göre bu tarz halılar, seyredenle iletişim kuran, iz bırakan çalışmalardır.

Recebov’un en çarpıcı tespitlerinden biri de, Azerbaycan halkının duygularını, acılarını, sevinçlerini en saf haliyle halıya işlemiş olmasıydı. Ona göre, Anadolu türküsünün sözle yaptığı şeyi, Azerbaycan halısı motifle, renkle, doku ile yapar. “Bazı halılar vardır ki, içine işlenen tek bir kırmızı çizgiyle bir ağıtı anlatır. Kimi desenler, bir toyun, bir düğünün sevincini yansıtır. Halı, halkın hem yastığını hem bayramını taşır,” diyerek bu sanatın duygu yüküne işaret etti.

Sanatçının konuşmasında üzerinde durduğu bir diğer temel başlık da kimlik meselesiydi. Ona göre, halı yalnızca estetik bir obje değil, aynı zamanda kültürel direnişin de bir aracıdır. “Bir milletin kimliğini yok etmek istiyorsanız önce diline, sonra sanatına saldırırsınız. Halılarımıza sahip çıkmak, bu saldırılara verilecek en asil cevaptır,” diyen Recebov, kültürel mirasa gösterilecek özenin, ulusal direnişin temeli olduğunu savundu.

Programın sonunda genç kuşaklara da seslenen halk sanatçısı, halıya ilgi duyan gençlerin yalnızca teknik beceri değil, aynı zamanda tarih, mitoloji ve sembol bilgisiyle de donanması gerektiğini vurguladı. “Halı sadece iplikten ibaret değildir. O bir kitap gibidir. Her motifi bir cümledir. Gençler, halıya sadece bakmayın, onu okuyun!” çağrısıyla sözlerini tamamladı.

Aydın Recebov’un bu derinlikli konuşması, sadece halıya değil, Azerbaycan kültürüne, tarihine ve kimliğine dair çok katmanlı bir farkındalık yaratıyor. Bu program, halının yalnızca bir zanaat değil, aynı zamanda bir milletin vicdanı olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.