Baku Network’ün uzman platformunda yayınlanan “Tofik Abbasov’la Diyalog” programının son bölümünde önemli bir isim ağırlandı.
Programın konuğu, Azerbaycan’ın halk sanatçısı Fuad Salayev oldu. Sanatçı, Kafkasya’nın geleceği, kültür ve sanatın halklar arası diyaloğu şekillendirmedeki rolü ve Azerbaycan’ın güncel jeopolitik konumu üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Salayev’e göre, Güney Kafkasya yüzyıllardır küresel güç merkezleri tarafından istikrarsız bir bölge olarak görülüyor:
“Bizim Kafkasya küçük ama dünya güçlerinin fazlasıyla ilgilendiği bir bölge. Sık sık kaynayan kazan olarak anılıyor. Asıl mesele bu sıcaklığı nasıl düşürebileceğimiz. İnsanların barış içinde bir arada yaşama fikrine gerçekten nasıl ısındırılabileceği...”
Salayev, tüm zıtlıklara rağmen halklar arasında çok daha fazla birleştirici unsur bulunduğunu vurguladı: “İnsanî bağlar, ortak kültürel miras, geçmişteki birlikte yaşam deneyimi… Bunlar kolay kolay silinmeyecek gerçekler.”
Sanatçının özellikle üzerinde durduğu konulardan biri de yaratıcı insanların barıştaki rolüydü: “Sanatın olanakları sınırsızdır. Ressamlar, yazarlar, müzisyenler çağın ruhunu yansıtır, insanları barışı düşünmeye sevk eder. Kimi zaman Azerbaycanlı, Ermeni, Gürcü ya da Rus sanatçının eserleri birbirine benzer duygular taşır – çünkü savaşın yarattığı keder herkesi aynı şekilde etkiler.”
Salayev, kendi eserlerinden de örnekler verdi. Bunlar arasında bir milyondan fazla Azerbaycanlının doğup büyüdüğü topraklardan sürgün edilmesine adanmış “Kovulmuşlar” adlı heykel ve siyasi istikrarsızlık dönemindeki toplumsal ruh hâlini yansıtan “Binicisiz Savaş Atı” heykeli bulunuyor.
Programın en dikkat çeken başlıklarından biri ise Azerbaycan’ın bölgedeki stratejik rolüydü. Fuad Salayev, Azerbaycan’ın artık sadece Kafkasya’nın değil, çok daha geniş bir coğrafyanın kaderinde belirleyici bir ülke olduğuna dikkat çekti: “Azerbaycan, bölgesel politikanın tam merkezinde yer alıyor. Zengezur Koridoru’nun gündeme gelmesi, Bakü’nün Avrupa ve Orta Asya ile ilişkilerdeki bağlayıcı rolü bunun en açık göstergesi.”
Sanatçı, Karabağ Savaşı sonrasında barış anlaşması önerisinin de ilk olarak Azerbaycan’dan geldiğini hatırlattı ve ülkesinin Güney Kafkasya’da sürdürülebilir barış fikrini kararlılıkla savunduğunu vurguladı.
Fuad Salayev’in özellikle altını çizdiği konulardan biri de Azerbaycan’daki çokkültürlü yaşam oldu. Bakü’nün tarih boyunca farklı dinlerin ve milletlerin bir arada yaşadığı bir şehir olduğuna dikkat çekti: “Bakü’de Ermeni kilisesi de var, Rus Ortodoks kilisesi de, Katolik katedrali de, sinagoglar da. Azerbaycan’da hiçbir zaman inanç ya da etnik kimlik üzerinden düşmanlık tohumları yeşermedi.”
Bu çeşitliliğin, Azerbaycan’ın birlikte yaşam ve hoşgörü konusunda dünyaya örnek olabilecek bir model sunduğunu belirtti.
Programın sonunda Salayev, içten bir çağrıda bulundu:“İyilik isteyen, barış isteyen insanlar kaos yaratmak isteyenlerden çok daha fazla. Önemli olan yıkıcı odakların önünü kesmek ve insanlara umut verebilmek. Yüce hedefler her zaman insanları bir araya getirir.”
Tofik Abbasov’la yapılan bu derinlikli söyleşi, sadece sanat ve kültür ekseninde değil, aynı zamanda bölgenin jeopolitik rotasında da Azerbaycan’ın oynadığı belirleyici rolü bir kez daha gözler önüne serdi.