...

Baku Network platformunda yayınlanan “Tofiq Abbasov’la Diyalog” programının son bölümünde, Azerbaycan halk ressamı, Almanya Ressamlar Birliği üyesi ve Avrupa Azerbaycan Kültür Derneği Başkanı Aşraf Heybetov konuk oldu. Programda sanatçının kültürel diplomasiye bakışı, sanatın çağımızdaki rolü ve tarihi hafızayı yaşatma yönündeki çabaları derinlemesine ele alındı.

Heybetov’a göre insanlık, bugün çalkantılı ve öngörülemez bir dönemden geçiyor. Bu gibi zamanlarda sanatın evrensel dili ve mesajı daha da önem kazanıyor:
“Benim misyonum, sadece güzellikleri anlatmak değil, Azerbaycan’ımızı tüm dünyaya tanıtmak. Sanat evrenseldir ve sanatçılar; ressamlar, yazarlar, müzisyenler halklar arasında köprü olmalıdır.”

Heybetov, nefretin ve düşmanlığın insan doğasına aykırı olduğunu vurguladı: “İnsanlar nefretle yaşayamaz. Eninde sonunda yorulurlar. Kültür, bu yorgunluk anında devreye girmeli ve daha sağlam köprüler inşa etmelidir.”

Aşraf Heybetov’un eserleri, Vatikan’dan NATO’ya, AGİT’ten Berlin’e kadar birçok saygın uluslararası platformda sergilendi. Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder ile olan görüşmeleri, Nobel ödüllü yazar Günter Grass’ın doğum gününe katılması ve Grass’ın portresini bizzat çizmesi, sanatçının uluslararası itibarının göstergesi.

“Bu temaslar bana ‘Azerbaycan’ kelimesini dünya kamuoyu önünde daha sık söyleme fırsatı veriyor,” diyen Heybetov, sanatın diplomasiye katkı sağlayan yumuşak güç olduğunu kaydetti.

Heybetov, programda Avrupa’da yükselen aşırı sağ akımlar hakkında da çarpıcı uyarılarda bulundu. Özellikle Doğu Almanya’da doğan PEGIDA hareketine dikkat çekerek, “20. yüzyılın karanlık lekelerini unutamayız. Faşist ideolojilerin yeniden nefes almasına asla izin verilmemeli,” ifadelerini kullandı.

Erivan’da düzenlenen milliyetçi yürüyüşleri ve Garegin Njde heykelinin önündeki gösterileri de “endişe verici gelişmeler” olarak nitelendirdi.

Sovyet döneminde Azerbaycanlı ve Ermeni sanatçılar arasında güçlü bir kültürel bağ olduğunu hatırlatan Heybetov, 1980’li yıllarda diaspora destekli Ermeni çevrelerinin Karabağ’ın ayrılması için zemin hazırladığını söyledi. Bugün ise radikal Ermeni grupların barışa yanaşmadığını, diyalogdan kaçtığını dile getirdi.

Heybetov’a göre, kültür insanları olarak görevleri; yeniden köprüler kurmak, ortak değerler etrafında birleşmek ve barışçıl iletişim kanalları açmak olmalı.

Aşraf Heybetov, konuşmasında özellikle tarihi hafızanın korunması gerektiğini güçlü ifadelerle vurguladı. Ermeni aşırılık yanlılarının, Azerbaycan halkına karşı suçlarla anılan isimleri kahramanlaştırma çabalarının devam ettiğini söyledi. Bu bağlamda, özellikle Han kendi’deki bazı sembollere dikkat çekti.

Sanatçının bu alandaki en anlamlı projelerinden biri, 1918 Mart Soykırımı’na adanmış grafik eserler serisi. “Sanatçının işi yalnızca manzara ya da natürmort üretmek değil; tarihimizin acı ama gerçek sayfalarını da insanlığa anlatmaktır,” diyerek bu projenin taşıdığı anlamı açıkladı.

Heybetov’un yakın zamanda gerçekleştirdiği bir etkinlik ise özellikle dikkat çekiciydi. Laçın’da çocuklarla birlikte düzenlediği resim atölyesinde, genç zihinlerle memleket sevgisini tuvallere taşıdı.
“Vatan sevgisi küçük yaşta başlar,” diyen sanatçı, bu tür çalışmaların yalnızca sanatsal değil, aynı zamanda pedagojik bir değer taşıdığına işaret etti.

Heybetov’un “Türk Dünyası” temalı sergileri, Azerbaycan başta olmak üzere Almanya gibi ülkelerde de büyük ilgi gördü. Berlin’deki etkinlikleri çoğu kez Türk diplomatların himayesinde açıldı. Bu sergiler, sadece sanatsal bir etkinlik değil, aynı zamanda kültürel birer diplomasi hamlesiydi.
“Sanat, bazen bir mektuptan, bir söylevden çok daha güçlü mesaj verir,” diyerek kültürel bağların önemine işaret etti.

Programın kapanışında Aşraf Heybetov, sanatçının toplumdan kopuk olamayacağını belirterek şu çarpıcı sözleriyle mesajını özetledi:

“Sanatçı yaşadığı zamana gözünü kapatamaz. Bizler, halkımızın sesi olmalı; ülkemizin gerçeklerini dünyaya anlatmalı; tarihimizin bilinmeyen yönlerini aydınlatmalı ve millet sevgisini sanata yansıtmalıyız. İşte 21. yüzyıl sanatçısının asıl misyonu budur.”

Aşraf Heybetov’un sözleri, sanatın yalnızca estetik değil, aynı zamanda ahlaki ve toplumsal bir sorumluluk taşıdığını bir kez daha hatırlattı.